Yeşil Vadi Tarım, çiftçi ile ortak çıkara sahip bir firma. Bu çıkar, Tarımın Geleceği…
Yeşil Vadi Tarım, Tekirdağ’daki 4000 metrekare tesisinde %100 organik solucan gübresi üretiyor. Esasen tarım topraklarının arındırılması ve korunması işlevini üretiyor. Çünkü organik solucan gübresi, toprağın maruz bırakıldığı kimyasal ile mücadele ediyor ve ortadan kaldırıyor. Yorulan, hırpalanan, ekonomik kaygıyla nadasa bile bırakılmayan toprağın hasret kaldığı makro ve mikro elementleri yeniden kazandırıyor. Organik ürün statüsünü elde ettiren muhteviyatı ile çiftçinin ekmek teknesi olan toprağı orjinal rengine, canlılığına, verimliliğine geri döndürüyor.
Firmanın inovasyon, kalite odaklılık, çevre duyarlılığı, kompetan olma, satış sonrası, müşteri hizmetleri, güvenilirlik gibi kurumsal avantajlarını da katarsak fonksiyonel faydaları saymakla bitmez. Ancak çiftçiyi daha yakından ilgilendiren faydası, ekim öncesi gübre satın alımında %50’ye varan maliyet avantajı ve hasatta %35’e varan verim artışı sunuyor olması.
Türkiye’nin her bölgesine ürünlerini gönderen Yeşil Vadi Tarım, başta Afrika olmak üzere tüm dünyada ihracat hamlelerini sürdürse de asıl motivasyonu bu değil. Asıl motivasyon toprağın korunmasında, sağlıklı ve güvenilir ürünlerin yetiştirilmesinde, mahsulün kalitesinde, kimyasal kaynaklı kanser vakalarının azalmasında; köyden kente göçün durmasında, genç çiftçilerimizin tarımla barışmasında, çiftçinin mutluluğunda pay sahibi olmak. Birlik mesajını sürekli yaymak ve tüm bunları çiftçiyle elele vererek yapmak.
İşte tam da bu sebeple, Yeşil Vadi Tarım, hiçbir zaman hiçbir yerde “Benim gübrem senin gübrenden iyidir” diyerek rekabet avantajı sağlamaya çalışmıyor. Bunun yerine tüketicisine “Gerçekte satın almak istediğin şey gübre değil; hasatta yüksek verim, toprağının verimi ve korunması, üretimde nesiller boyu sürdürülebilirlik. Ve benim gübrem doğrudan bununla ilişkili.” diyerek, rakip firma laf salatası yapmak yerine sunduğu avantajın mesajını veriyor.
Yeşil Vadi Tarım’a göre, organik tarım, sadece zararlı ve yetersiz beslenmenin değil aynı zamanda iklim sorunları, su israfı, üretimde kısır döngü, tüketim, biyolojik çeşitlilik kaybı ve olası kıtlık gibi diğer sorunlara da çözüm bulmanın en doğru yolu. Firma, bu bilinçle, müşterilerinin sorunlarını çözüp ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda gelecek nesillere emanet edilebilecek “güvenli mahsul ile mümkün bir yaşanabilir dünyanın” sorumluluğunu da üstleniyor.
Sağlıklı gelecek vizyonuna bambaşka bir bakış açısı katarak, her daim ileriye diye diye geriye, geçmişe bakmayı, orada kaybettiklerinden bir fayda çıkarmayı unutmuş her firmanın her kurumun aksine “önce biraz eskiye” diyor: Toprağın eski haline, çiftçinin eski günlerine, verimin eski bolluğuna, hasadın eski bereketine. Ve tabi ki, geçmişten beslendiği gerçeklikle, Tarımın Geleceğine…
Elini taşın, kafasını kayaların altına sokmuş, doğru bir insan olmak gayesiyle maddi manevi ciddi riskleri almış Sevgili Mehmet Gök ve ekibine selam ve saygıyla…
