Liquid Death Ne Satıyor?

Liquid Death… Alkol oranı ölümcül seviyelerde olan içecekleri ve punk-rock imgeleriyle dolu tasarımlarıyla içecek sektörünün kötü şöhretli markası. Bu markaya nasıl tescil izni vermişler anlamadım.

Latife ettim, durum aslında böyle değil.

Liquid Death, marka yaratıcıları için mükemmel bir ilham kaynağı. Alışık olduğumuz tüketici algısına göre ürettiğimiz kimlik bazlı kurumsal stratejilerin ötesine geçmek için hiper örnek.

2019’da pazara giriş yapan marka 2022 yılında 700 Milyon Dolar değerlemeye ulaşıyor. Çok sayıda global su markasının olduğu bir pazarda birkaç şeyi farklı yaparak bu başarıya ulaşıyor: Tasarımı, sloganı, reklam iletişimini.

Kendilerini şöyle tanımlıyorlar:

“Sadece komik bir içecek şirketi olarak, kurumsal pazarlamayı en az sizin kadar sevmeyen bir ekibiz. Misyonumuz, insanları güldürmek ve daha fazla kişinin daha sık daha sağlıklı içecekler içmesini sağlamak; bunları yaparken de plastik kirliliğine son verilmesine yardımcı olmak.”

*Liquid Death, ne satıyor? Su.

*Ne vaat ediyor? İnsanların daha sık sağlıklı içecekler içmesini sağlamayı ve yanı sıra plastik kirliliğini ortadan kaldırmaya yardımcı olmayı.

*Peki, ne sunuyor? Eğlence. Karanlık temalarla da olsa da eğlence öğesi markanın konumlandırma fikri.

Bundan nasıl bir pay çıkar?

Öncelikle ‘yaygın kanıda’ revizyona hazır olarak başlayalım. Kabul edelim ki, tüketicinin hep aynı veya benzer olanı talep ettiğini düşünmek öncelikle tüketiciye haksızlık. Bu beklentiden hareketle kimlik ve iletişim tasarlamak, hem farklı sosyal taleplerin farkına varmamızda hem de yeni bağlam arayışımızda bir engel. Daha fenası, farklılaşmanın en büyük bariyeri.

Mevzubahis iletişim olduğunda kendimiz de deneyimlerimiz de hem ölçü hem değil. Herhangi bir kategorideki kimlik, konumlandırma, iletişim unsurlarına dair yaygın kabul de ölçü değil. Bu unsurlar hakkında yazılıp çizilenler, hazırlanan raporlar, istatistikler de (elbette birçok konuda fayda sunmakla birlikte) yaygın kabulü kırmaya ve kendi tarzınızı ortaya koymaya cesaret edebilmeniz için tek yol göstericiler değil.

Zaten eğer böyle olsaydı sezgilerimiz devre dışı kalırdı.

Bill Bernbach’ın da bin yıl önce söylediği gibi: “İnsanların fikirlerini ölçmekle o kadar meşgulüz ki o fikirlere biçim verebileceğimizi unutuyoruz. İstatistiklere kulak vermekle o kadar meşgulüz ki onları yaratabileceğimizi unutuyoruz.”

Bitirmeden bu örneği vermeden olmaz: Lemongrass. Web sitesine bakın, şişelerine, etiket tasarımlarına, fotoğraflarına, sosyal medya hesaplarına bakın bir de neden bu işi yaptıklarını okuyun. Bakın bakalım böcek spreyi mi satıyorlar.